…..
Bir önceki yazımda
Orlando FL hakkında genel bilgiler vermiş Magic Kingdom ve Epcot’ı
gezmeye-gezdirmeye çalışmıştım. Yazımın bu ikinci bölümünde ise, Animal
Kingdom, Universial Studios-Island of Adventures ve Sea World’ü ziyaret edip
Orlando tatilinizi kolaylaştıracak ipuçları vermeyi amaçlıyorum.
Hazırsanız Animal
Kingdom’dan başlayalım…
Animal Kingdom
Animal Kingdom, diğer
tüm parklar gibi görmenizi tavsiye edeceğim bir yer. Yine oldukça büyük bir
alan üzerine kurulu bu parkta adından da anlaşılacağı gibi, hayvanlar mekânın
temel parçası. Orlando’yu ziyaret eden birçok turist, bu park için gelişmiş bir
hayvanat bahçesi olduğu fikrine kapılıyor ne yazık ki. Ben onlarla aynı fikirde
değilim… Ancak şunu da belirtmeden geçemeyeceğim ki, diğer tüm parklar için bir
tam gün ayırmanız gerekirken, Animal Kingdom’a -turunuza sabah erken başlamanız koşuluyla-, 5-6 saat ayırmanız yeterli olacaktır. Böylece,
aynı gün giriş şartı olan ikili park giriş biletlerinden almayı tercih edebilir
ve bilet masrafınızı düşürerek aynı gün iki park ziyareti yapmış olabilirsiniz.
Animal Kingdom’da
büyüklere hitap eden en önemli eğlence, oldukça yüksek bir dağ maketinin içine
kurulu Expedition Everest… Parka girer girmez mutlaka görebileceğiniz bu roller
coasterı olur da fark edemezseniz en yüksek tonda çığlık seslerinin geldiği
istikamete doğru yol alın derim. Dışarıdan fark edemeyeceksiniz ama içeride o
çığlıkların gerçek sebebini anlayacağınız sürprizler sizi bekliyor olacak.
Bu parktaki
gezinize devam ederken vakit kaybetmemek için Expedition Everest’in hemen
yakınına kurulu tiyatroya mutlaka uğrayın ve Bird’s Show’un başladığı saatleri
öğrenin. Böylece vakit kaybetmeden programınızı belirleyebilirsiniz. Bird’s
Show, baştan sonra görüntüsünü kaydetmeniz gereken, gerçek kuşların oynadığı
bir tiyatro oyunu olarak da özetlenebilir. Uzman eğitmenler tarafından
eğitilmiş onlarca çeşit kuşun aslında akıl sahibi olduklarına bu showu izledikten
sonra ikna olabilirsiniz. Gerçek yaşam alanlarında vahşi sayılabilecek kuşların
bile nasıl evcilleşebildiğine şaşıracaksınız…
Gelelim Safari’ye…
Safari, kendileri için oluşturulan doğal ortamda özgürce yaşamlarına devam eden
onlarca hayvanı (vahşi hayvanlar dâhil) evlerinde ziyaret etme imkânı veren bir
tur. Özel otobüslere binerek bu tura dâhil oluyorsunuz. Şoförünüz, aynı zamanda
rehberiniz de oluyor. Genel olarak Amerikan insanlarında mevcut olan
maceraperest ruh ve kahraman olma potansiyeli bu turda da iliklerinize kadar
işliyor. Şoför-rehberiniz- mizansene göre bu ormanda vahşi hayvanlardan kaçıyor
veya onları kovalıyormuşsunuz hissi veren replikler sıralıyor. Bazı anlarda
gerçekten heyecanlanıyorsunuz. Bu turda görebileceğiniz hayvanlar tamamen
şansınıza kalmış, o anda hangisi yolunuzun üstündeyse onula tanışıyorsunuz.
Animal Kingdom irili ufaklı birçok aktiviteyle dolu, hafızamda en büyük yere
sahip bu üçünü es geçmeyin derim. Ayrıntılı bahsetmediğim diğer alanlarda ise,
birçok farklı türde hayvanın bulunduğu (detaylı tanıtıldığı) bölümler mevcut.
Gelelim Universal Studios’a…
Universal Studios-Island of Adventure
Universal Studios’u
hemen yanında kurulu olan Island of Adventure ile beraber anlatacağım. Bu iki
parkı da -yine sabah erken başlamak
koşuluyla- aynı gün giriş hakkı veren biletlerden alarak, bir günde gezmenizi
öneriyorum. Universial Studios, şanını
hak eden, her yerinde müthiş anlar yaşayabileceğiniz muhteşem bir yer.
Çocuklarınız için aralara serpiştirilmiş birkaç atraksiyon bulabilecek olsanız
da burası, daha çok adrenalin tutkunu yetişkinler için kurulmuş da denebilir.
Zaten parkın girişinde devasa boyutlarda ve neredeyse 90 derecelik açı
oluşturacak şekilde kurulmuş roller coasterlar hemen dikkatinizi çekecek. Cesur
olun ve deneyin derim, öyle etkileneceksiniz ki, benim o geceki rüyalarımın
neredeyse tamamı çığlık sesi temalıydı. Bu roller coasterların başlıcaları,
Hulk, Dueling Dragons, Doctor Doom’s ve Rockit olarak sıralanabilir. Hulk
başlangıçta çok korkutucu görünse de iki kez binme cesaretini bulduğumu
söylemeliyim. Eğer, ben çok korkarım derseniz bu saydıklarımın içinde Doctor
Doom’s dan kesinlikle uzak durmanızı tavsiye ederim oturduğunuz ve sadece bir
kemerle bağlı olduğunuz koltuklarınız, saniyeler içinde koltuğunuzun monte
edildiği kule üzerinden 60 metre yüksekliğe fırlatılılıyor, iç organlarınızın
sizden sonra hareket ettiğini hissedeceksiniz.
Universial Studios’un
en çok keyif aldığım diğer birkaç bölümü ise, Men İn Black (bir araca biniyor
ve üç boyutlu ekranlar aracılığıyla size saldıran canavarlara ateş
ediyorsunuz), Mummy (zifiri karanlıkta bineceğiniz bu roller coastera doğru
giderken binanın içindeki harikulade dekorasyona hayran kalacaksınız) ve Shrek
(bir sinema salonunda izleyeceğiniz üç boyutlu bu harika kısa filme, ıslak
efektler de dahil edilmiş) olarak sıralayabilirim.
Gelelim Hary
Potter’a. Harry Potter için, kalesi önünde uzun kuyrukların olduğu bir kapalı mekân
atraksiyonu da denilebilir. Üşenmeyin ve sıranın size gelmesini mutlaka
bekleyin. Sıranızı beklerken geçtiğiniz yer her sanki filmin içindeymişsiniz
gibi hissettirecek kadar muhteşem dekore edilmiş. Ben Harry Potter’ı iki kez
tecrübe ettim. İkinci kez bindiğimde anladım ki ilk seferinde olmadık bir yerde
birkaç dakika duraklamış olmamız olaya adrenalin katmak için değil de o esnada
ufak bir arıza yaşandığı içinmiş… Yine de halimize şükrettim bazı bölümlerde
bağlı olduğunuz koltuk tam anlamıyla ters duruyor, ya arıza biz o haldeyken
olsaydı…
Bir de Jurrassic
Park var ki, uzun kuyruklara aldırmayın ve sabredin. İçine bineceğiniz bir
tekne (modern bir kayık da denebilir) ile devasa bir alana giriyor, olmadık
yerlerde dinozorlarla karşılaşıyor ve bolca ıslanıyorsunuz. Kullanılan
maketlerin son derece başarılı olduğunu söylemeden geçemeyeceğim… Universial
Studios’da Jaws, E.T gibi güncelliğini yitirmiş ve büyük ihtimalle
çocuklarınızın hiç izlemediği filmleri konu alan atraksiyonlar da mevcut ben
hepsini denedim Jaws’ın fena olmadığını söyleyebilirim ancak Island of
Advanture’yi aynı gün gezecekseniz bu alanlara girmenizin çok da şart
olmadığını bilmenizi isterim. Gelelim Sea World’e…
Sea World
Sea World, itiraf
etmeliyim ki beni çok etkilemedi. Hemen hemen her atraksiyonda ıslanmanız
kaçınılmaz. En belirgin ve güzel özelliği anfilerden izleyebileceğiniz yunus
showları. Onun dışında Aquatica ve Manta’yı deneyebilirsiniz. Birçok bölümde, deniz
canlılarıyla ilgili bilgiler içeren atraksyonlar veya showlar bulabilirsiniz.
Orlando Tatilinizi Kolaylaştıracak İp Uçları
Disney World
parklarını gezebilmeniz için öncelikli şart, bir bilet temin etmenizdir. Bir
yetişkin için bir günlük park giriş bileti ortalama 90 dolardır. Ancak üç
günlük ve üç ayrı parka giriş hakkı veren çoklu biletler de alabilirsiniz, bu
durumda bir kişi için fiyat 80 dolara düşecektir. Tam da bu ayrıntı farklı
fırsatlar yakalamanıza olanak verir. Çoklu bilet aldığı halde hakkı bulunan tüm
parkları gezemeyen insanlar, kalan biletlerini paraya çevirmek için satmayı
tercih ediyor. Şehirde bulunan bazı benzin istasyonlarında küçük satış ofisleri
mevcut, buralardan yada ebey-amazon gibi on-line satış yapan internet
sitelerinden başkalarının kullanmadığı biletleri çok daha uygun fiyatlara temin
edebilirsiniz. Ancak, buradaki en önemli ayrıntı biletin üzerinde yazan geçerlilik
tarihidir. Dolandırılmamak için bu tarihe mutlaka dikkat etmelisiniz. Eğer
tatiliniz için sınırlı zaman ve bütçe ayırdıysanız ve tüm bu parkların içinden
birkaç tanesini seçmeniz gerekiyorsa çocuklarınız yanınızda ise, Magic Kingdom,
Epcot ve Animal Kingdom, çocuksuz bir grup iseniz, Epcot, Universial Studios ve
Island of Adventure’ı tercih edebilirsiniz.
Park Tüyoları
Bir önceki yazımda
tüm parklarda geçerli olan ve her park girişinde bulunan satış gişelerinden
temin edebileceğiniz gün boyu sınırsız yeme-içme hakkı veren kuponlardan
bahsetmiştim. Gezeceğiniz tüm parklarda bu fırsattan yararlanmanızı tavsiye
ederim. Geçireceğiniz vaktin uzunluğunu ve muhtemel hava sıcaklığını göz önüne
alırsak sıkça bir şeyler içme ihtiyacı hissedeceksiniz. Yalnız, şunu itiraf
etmeliyim ki yiyeceğiniz yemekler çok da lezzetli olmayacak. Gününüzü
geçirirken cebimden daha az para çıksın diyor iseniz bunu değerlendirin derim.
Aksi halde tüm turistik mekânlarda olduğu gibi, sıradan bir menüye dünyanın
parasını vermek zorunda kalabilirsiniz.
Bir diğer ayrıntı
ise, bekleyeceğiniz uzun kuyruklarla alakalı… Bazı parklarda atraksiyon
girişlerinde ufak makineler fark edeceksiniz, bunlar rezervasyon makineleri.
Onca sırayı beklememek için park giriş katınızı bu makinelere doğru tutun ve
size vereceği biletin üzerindeki saate bakın. Tam da o saatte tekrar gelin ve
görevliye rezervasyon biletinizi gösterin. Sizin için ayrılan özel bir sıradan
geçecek ve zaman kaybetmemiş olacaksınız.
Tatil yaparken para kazanmak ya da bedava park bileti
almak ister misiniz?
O halde, bu kısmı
iyi okuyun derim… Hilton oteller grubu
başta olmak üzere birçok büyük otel zincirinin son trendlere uygun olarak
başlattığı, otel-devre mülk hizmetleri hızlı yayılan bir alternatif. Bu
uygulamayı tanıtmak ve devrelerini satabilmek için, otel çalışanları belirli
gün ve saatlerde tanıtım aktiviteleri düzenliyor. Bu organizasyona
katıldığınızda tanıtım seansından önce hiçbir ücret ödemeden size ikram edilen
açık büfe kahvaltı hizmetinden yararlanıyor, kahvaltınızın ardından size özel
hazırlanan ve yaklaşık bir saat süren tanıtım seansına katılıyorsunuz. Süre
sonunda devre mülk alın ya da almayın sadece katılıp dinlediğiniz için 100
dolar ödül ya da bir ücretsiz bir park bileti kazanabilirsiniz…
Bir sonraki yazımda
New York’da olacağız… Bize katılmak isterseniz bekleriz…
Teknik bir sıkıntıdan dolayı bu yazıya ait resimleri maalesef ekleyemedim. Yazının orjinal kaydını ve ilgili resimlerini görmek isteyenler burayı tıklayabilirler.