1 Mart 2014 Cumartesi

HAZIRSANIZ DÜNYANIN EN GÜZEL YERLERİNDEN BİRİNE GİDİYORUZ! ORLANDO FL (2)



…..
Bir önceki yazımda Orlando FL hakkında genel bilgiler vermiş Magic Kingdom ve Epcot’ı gezmeye-gezdirmeye çalışmıştım. Yazımın bu ikinci bölümünde ise, Animal Kingdom, Universial Studios-Island of Adventures ve Sea World’ü ziyaret edip Orlando tatilinizi kolaylaştıracak ipuçları vermeyi amaçlıyorum.
Hazırsanız Animal Kingdom’dan başlayalım…

Animal Kingdom

Animal Kingdom, diğer tüm parklar gibi görmenizi tavsiye edeceğim bir yer. Yine oldukça büyük bir alan üzerine kurulu bu parkta adından da anlaşılacağı gibi, hayvanlar mekânın temel parçası. Orlando’yu ziyaret eden birçok turist, bu park için gelişmiş bir hayvanat bahçesi olduğu fikrine kapılıyor ne yazık ki. Ben onlarla aynı fikirde değilim… Ancak şunu da belirtmeden geçemeyeceğim ki, diğer tüm parklar için bir tam gün ayırmanız gerekirken, Animal Kingdom’a  -turunuza sabah erken başlamanız koşuluyla-,  5-6 saat ayırmanız yeterli olacaktır. Böylece, aynı gün giriş şartı olan ikili park giriş biletlerinden almayı tercih edebilir ve bilet masrafınızı düşürerek aynı gün iki park ziyareti yapmış olabilirsiniz.
Animal Kingdom’da büyüklere hitap eden en önemli eğlence, oldukça yüksek bir dağ maketinin içine kurulu Expedition Everest… Parka girer girmez mutlaka görebileceğiniz bu roller coasterı olur da fark edemezseniz en yüksek tonda çığlık seslerinin geldiği istikamete doğru yol alın derim. Dışarıdan fark edemeyeceksiniz ama içeride o çığlıkların gerçek sebebini anlayacağınız sürprizler sizi bekliyor olacak.


Bu parktaki gezinize devam ederken vakit kaybetmemek için Expedition Everest’in hemen yakınına kurulu tiyatroya mutlaka uğrayın ve Bird’s Show’un başladığı saatleri öğrenin. Böylece vakit kaybetmeden programınızı belirleyebilirsiniz. Bird’s Show, baştan sonra görüntüsünü kaydetmeniz gereken, gerçek kuşların oynadığı bir tiyatro oyunu olarak da özetlenebilir. Uzman eğitmenler tarafından eğitilmiş onlarca çeşit kuşun aslında akıl sahibi olduklarına bu showu izledikten sonra ikna olabilirsiniz. Gerçek yaşam alanlarında vahşi sayılabilecek kuşların bile nasıl evcilleşebildiğine şaşıracaksınız…  


Gelelim Safari’ye… Safari, kendileri için oluşturulan doğal ortamda özgürce yaşamlarına devam eden onlarca hayvanı (vahşi hayvanlar dâhil) evlerinde ziyaret etme imkânı veren bir tur. Özel otobüslere binerek bu tura dâhil oluyorsunuz. Şoförünüz, aynı zamanda rehberiniz de oluyor. Genel olarak Amerikan insanlarında mevcut olan maceraperest ruh ve kahraman olma potansiyeli bu turda da iliklerinize kadar işliyor. Şoför-rehberiniz- mizansene göre bu ormanda vahşi hayvanlardan kaçıyor veya onları kovalıyormuşsunuz hissi veren replikler sıralıyor. Bazı anlarda gerçekten heyecanlanıyorsunuz. Bu turda görebileceğiniz hayvanlar tamamen şansınıza kalmış, o anda hangisi yolunuzun üstündeyse onula tanışıyorsunuz. Animal Kingdom irili ufaklı birçok aktiviteyle dolu, hafızamda en büyük yere sahip bu üçünü es geçmeyin derim. Ayrıntılı bahsetmediğim diğer alanlarda ise, birçok farklı türde hayvanın bulunduğu (detaylı tanıtıldığı) bölümler mevcut. Gelelim Universal Studios’a…

Universal Studios-Island of Adventure


Universal Studios’u hemen yanında kurulu olan Island of Adventure ile beraber anlatacağım. Bu iki parkı da  -yine sabah erken başlamak koşuluyla- aynı gün giriş hakkı veren biletlerden alarak, bir günde gezmenizi öneriyorum.  Universial Studios, şanını hak eden, her yerinde müthiş anlar yaşayabileceğiniz muhteşem bir yer. Çocuklarınız için aralara serpiştirilmiş birkaç atraksiyon bulabilecek olsanız da burası, daha çok adrenalin tutkunu yetişkinler için kurulmuş da denebilir. Zaten parkın girişinde devasa boyutlarda ve neredeyse 90 derecelik açı oluşturacak şekilde kurulmuş roller coasterlar hemen dikkatinizi çekecek. Cesur olun ve deneyin derim, öyle etkileneceksiniz ki, benim o geceki rüyalarımın neredeyse tamamı çığlık sesi temalıydı. Bu roller coasterların başlıcaları, Hulk, Dueling Dragons, Doctor Doom’s ve Rockit olarak sıralanabilir. Hulk başlangıçta çok korkutucu görünse de iki kez binme cesaretini bulduğumu söylemeliyim. Eğer, ben çok korkarım derseniz bu saydıklarımın içinde Doctor Doom’s dan kesinlikle uzak durmanızı tavsiye ederim oturduğunuz ve sadece bir kemerle bağlı olduğunuz koltuklarınız, saniyeler içinde koltuğunuzun monte edildiği kule üzerinden 60 metre yüksekliğe fırlatılılıyor, iç organlarınızın sizden sonra hareket ettiğini hissedeceksiniz.


Universial Studios’un en çok keyif aldığım diğer birkaç bölümü ise, Men İn Black (bir araca biniyor ve üç boyutlu ekranlar aracılığıyla size saldıran canavarlara ateş ediyorsunuz), Mummy (zifiri karanlıkta bineceğiniz bu roller coastera doğru giderken binanın içindeki harikulade dekorasyona hayran kalacaksınız) ve Shrek (bir sinema salonunda izleyeceğiniz üç boyutlu bu harika kısa filme, ıslak efektler de dahil edilmiş) olarak sıralayabilirim.


Gelelim Hary Potter’a. Harry Potter için, kalesi önünde uzun kuyrukların olduğu bir kapalı mekân atraksiyonu da denilebilir. Üşenmeyin ve sıranın size gelmesini mutlaka bekleyin. Sıranızı beklerken geçtiğiniz yer her sanki filmin içindeymişsiniz gibi hissettirecek kadar muhteşem dekore edilmiş. Ben Harry Potter’ı iki kez tecrübe ettim. İkinci kez bindiğimde anladım ki ilk seferinde olmadık bir yerde birkaç dakika duraklamış olmamız olaya adrenalin katmak için değil de o esnada ufak bir arıza yaşandığı içinmiş… Yine de halimize şükrettim bazı bölümlerde bağlı olduğunuz koltuk tam anlamıyla ters duruyor, ya arıza biz o haldeyken olsaydı…
Bir de Jurrassic Park var ki, uzun kuyruklara aldırmayın ve sabredin. İçine bineceğiniz bir tekne (modern bir kayık da denebilir) ile devasa bir alana giriyor, olmadık yerlerde dinozorlarla karşılaşıyor ve bolca ıslanıyorsunuz. Kullanılan maketlerin son derece başarılı olduğunu söylemeden geçemeyeceğim… Universial Studios’da Jaws, E.T gibi güncelliğini yitirmiş ve büyük ihtimalle çocuklarınızın hiç izlemediği filmleri konu alan atraksiyonlar da mevcut ben hepsini denedim Jaws’ın fena olmadığını söyleyebilirim ancak Island of Advanture’yi aynı gün gezecekseniz bu alanlara girmenizin çok da şart olmadığını bilmenizi isterim. Gelelim Sea World’e…

Sea World

Sea World, itiraf etmeliyim ki beni çok etkilemedi. Hemen hemen her atraksiyonda ıslanmanız kaçınılmaz. En belirgin ve güzel özelliği anfilerden izleyebileceğiniz yunus showları. Onun dışında Aquatica ve Manta’yı deneyebilirsiniz. Birçok bölümde, deniz canlılarıyla ilgili bilgiler içeren atraksyonlar veya showlar bulabilirsiniz.

Orlando Tatilinizi Kolaylaştıracak İp Uçları
Disney World parklarını gezebilmeniz için öncelikli şart, bir bilet temin etmenizdir. Bir yetişkin için bir günlük park giriş bileti ortalama 90 dolardır. Ancak üç günlük ve üç ayrı parka giriş hakkı veren çoklu biletler de alabilirsiniz, bu durumda bir kişi için fiyat 80 dolara düşecektir. Tam da bu ayrıntı farklı fırsatlar yakalamanıza olanak verir. Çoklu bilet aldığı halde hakkı bulunan tüm parkları gezemeyen insanlar, kalan biletlerini paraya çevirmek için satmayı tercih ediyor. Şehirde bulunan bazı benzin istasyonlarında küçük satış ofisleri mevcut, buralardan yada ebey-amazon gibi on-line satış yapan internet sitelerinden başkalarının kullanmadığı biletleri çok daha uygun fiyatlara temin edebilirsiniz. Ancak, buradaki en önemli ayrıntı biletin üzerinde yazan geçerlilik tarihidir. Dolandırılmamak için bu tarihe mutlaka dikkat etmelisiniz. Eğer tatiliniz için sınırlı zaman ve bütçe ayırdıysanız ve tüm bu parkların içinden birkaç tanesini seçmeniz gerekiyorsa çocuklarınız yanınızda ise, Magic Kingdom, Epcot ve Animal Kingdom, çocuksuz bir grup iseniz, Epcot, Universial Studios ve Island of Adventure’ı tercih edebilirsiniz.

Park Tüyoları

Bir önceki yazımda tüm parklarda geçerli olan ve her park girişinde bulunan satış gişelerinden temin edebileceğiniz gün boyu sınırsız yeme-içme hakkı veren kuponlardan bahsetmiştim. Gezeceğiniz tüm parklarda bu fırsattan yararlanmanızı tavsiye ederim. Geçireceğiniz vaktin uzunluğunu ve muhtemel hava sıcaklığını göz önüne alırsak sıkça bir şeyler içme ihtiyacı hissedeceksiniz. Yalnız, şunu itiraf etmeliyim ki yiyeceğiniz yemekler çok da lezzetli olmayacak. Gününüzü geçirirken cebimden daha az para çıksın diyor iseniz bunu değerlendirin derim. Aksi halde tüm turistik mekânlarda olduğu gibi, sıradan bir menüye dünyanın parasını vermek zorunda kalabilirsiniz.
Bir diğer ayrıntı ise, bekleyeceğiniz uzun kuyruklarla alakalı… Bazı parklarda atraksiyon girişlerinde ufak makineler fark edeceksiniz, bunlar rezervasyon makineleri. Onca sırayı beklememek için park giriş katınızı bu makinelere doğru tutun ve size vereceği biletin üzerindeki saate bakın. Tam da o saatte tekrar gelin ve görevliye rezervasyon biletinizi gösterin. Sizin için ayrılan özel bir sıradan geçecek ve zaman kaybetmemiş olacaksınız.    

Tatil yaparken para kazanmak ya da bedava park bileti almak ister misiniz?

O halde, bu kısmı iyi okuyun derim…  Hilton oteller grubu başta olmak üzere birçok büyük otel zincirinin son trendlere uygun olarak başlattığı, otel-devre mülk hizmetleri hızlı yayılan bir alternatif. Bu uygulamayı tanıtmak ve devrelerini satabilmek için, otel çalışanları belirli gün ve saatlerde tanıtım aktiviteleri düzenliyor. Bu organizasyona katıldığınızda tanıtım seansından önce hiçbir ücret ödemeden size ikram edilen açık büfe kahvaltı hizmetinden yararlanıyor, kahvaltınızın ardından size özel hazırlanan ve yaklaşık bir saat süren tanıtım seansına katılıyorsunuz. Süre sonunda devre mülk alın ya da almayın sadece katılıp dinlediğiniz için 100 dolar ödül ya da bir ücretsiz bir park bileti kazanabilirsiniz…
Bir sonraki yazımda New York’da olacağız… Bize katılmak isterseniz bekleriz…

Teknik bir sıkıntıdan dolayı bu yazıya ait resimleri maalesef ekleyemedim. Yazının orjinal kaydını ve ilgili resimlerini görmek isteyenler burayı tıklayabilirler. 

Dünya'nın en güzel yerlerinden birine gidiyoruz: Orlando! (1)





Öncelikle herkese merhaba…

Bundan böyle şu anda odaklandığınız bu köşede, gezdiğim gördüğüm yerleri hatta bazen gezip görmek istediklerimi paylaşacağım. Öncelikle tanışmak gerekir değil mi? Ben kısaca, "@basharfiie", gezmeyi çok seven meraklının tekiyim. Yaşarken denk geldiğim anları unutmamak için sıkça not alırım. Son derece amatör fotoğraflar çekerim, paylaşmayı severim, yay burcuyum (tüm özelliklerini taşırım, sırt çantası ve spor ayakkabı insanıyım yani).

Aynı zamanda bir blogger'ım. Son derece zayıf bulduğum hafızama derman olsun diye başladım yazmaya, sonra işler değişti ve buradayım artık. İlk ikametgâhımı terk edip taşındım da denebilir aslında. Yazdıklarımla gitmiş kadar olma garantisi vermeyeceğim belki, ama ekran başından kalktığınızda hafiflemiş olacağınızdan eminim… Başlayalım o halde, bugün Amerika Birleşik Devletlerinde bulunan, eğlence parklarıyla dolu son derece keyifli bir yere, Orlando'ya gidiyoruz…


Orlando hakkında genel bilgi



Orlando, Amerika Birleşik Devletlerinin 50 eyaletinden biri olan Florida eyaletinde bulunuyor. ABD'nin güneydoğusunda yer alır, parkları ve eğlence merkezleriyle ünlü bir şehirdir.

150 hektar gibi devasa bir alana kurulu Walt Disney World, tüm parkların toplandığı ayrı bir şehir gibidir aslında. Walt Disney World'de, Magic Kingdom, Epcot, Animal Kingdom, MGM Stüdyoları, Universal Studios, Sea World eğlence parkları ayrıca 3 ayrı su parkı, 25 otel ve alışveriş merkezi yer alır. Saydığım bu parklar dışında birçok irili ufaklı parkla karşılaşmanız mümkün olsa da en meşhur ve gezilesi parklar bunlarla sınırlandırılabilir. Unutmadan her bir park için bir tam gün ayırmanızda fayda var, gezi planınızı yaparken bu ayrıntıyı atlamamanızı tavsiye ederim. Hava şartları dolayısıyla tatil planınızı sonbahar mevsiminde uygulamaya koymanızı da şiddetle tavsiye ederim, yaz ayları okulların tatil olması sebebiyle hem çok kalabalık hem de aşırı sıcak olacaktır.

Kalacak yer seçimi

Disney World'ün içinde konsepte uygun birçok otel mevcut, bu otellerde kalırsanız, şehirde genel olarak hâkim olan gizlice bir film stüdyosuna girmiş olma halini devamlı yaşayabilirsiniz. Ancak ekonomik bir tatil yapmak istiyorsanız bu otellerden uzak durmanızı tavsiye ederim. Orlando'nun merkezinde kalarak da tatilinizden keyif alabilirsiniz. Her gün ve düzenli saatlerde tüm otellere uğrayarak Disney World bölgesine hareket eden, daha da önemlisi tüm parklara uğrayan ücretsiz servisler mevcut. Geziniz bittiğinde yine otelinize kadar sizi bırakma garantisi de var.

Eğer bu tatile kalabalık bir grupla çıktıysanız şehirde bulunan beş yıldızlı otel standardındaki devre mülkler, otel masrafınızı neredeyse %50 oranında düşürmenize yardımcı olabilir. Bir de beraberinizdeki arkadaşlarınızla ev fiyatını paylaşacağınızı düşünürsek, konaklama masrafınızı daha da düşürmeniz mümkün. Orlando, ABD vatandaşlarının da sıkça tercih ettiği bir tatil bölgesi, düzenli olarak her yıl gelen Orlando sevdalıları devre mülk sahibi olmayı tercih ediyorlar. Devreleri olduğu halde gelemeyenler ise, haklarını kiralama yoluna gidiyorlar. Son derece temiz, birkaç ailenin bir arada kalabileceği şartlara sahip, (ebeveyn banyolu iki ayrı yatak odası ortak bir salon ve mutfak) sabah kahvaltısının da fiyata dahil olduğu World Quest Orlando Resort'ü kesinlikle tavsiye ederim. Bahsettiğim ücretsiz servis hizmeti burada da mevcut.

Yeme-İçme

Orlando'nun şehir merkezini gezmek için de mutlaka zaman ayırmalısınız. Hakim temadan uzaklaşmamış son derece şirin bir yer. Etrafta bolca restoran, kafe ve hediyelik eşyalar bulabileceğiniz şirin dükkânlar mevcut. Dolayısıyla yemek yemek için menüden istediğinizi seçmek dışında bir zahmete katlanmanız gerekmiyor.




Alışveriş

Orlando çok zengin bir alışveriş kültürüne sahip, aradığınız her şeyi kolayca ve bir arada bulabileceğiniz bir şehirdir. Orlando'da dokuz büyük alışveriş merkezi, üç toptan satış merkezi, tasarım butikleri, Disney temalı hediyelik eşya mağazaları vardır.

Başlıcaları, Orlando Premium Outlets, Prime Outlets dir. Her iki alışveriş merkezinde de aradığınız tüm markaları bulmanız mümkün. Buralara ilk girdiğinizde, mağazalardan önce müşteri hizmetleri ofisine uğrayarak turistlere özel kupon kitapçıklarını mutlaka almalısınız. Bunun için pasaportunuzu göstermeniz yeterli olacaktır. Ekstra indirimlerle çok daha ekonomik alışverişler yapabilirsiniz. Bazı otellerde yine dünyaca ünlü markların indirim kuponlarının bulunduğu kitapçıklar da, otel müşterilerine ücretsiz olarak veriliyor. Kaldığınız otelde mevcut ise mutlaka temin etmelisiniz.



Magic Kingdom




Magic Kingdom Orlando'da kurulan ilk park olma özelliğine sahip en güzel parklardan biridir. 15 hektar alan üzerine kurulu oldukça büyük ve eğlenceli bir parktır. İçeriye girdiğinizde tüm Walt Disney parklarının simgesi olan Sindirella Kalesi'ni görebilirsiniz. Öncelikle bir park turu atmak isterseniz gerçek bir şehir hatları vapuruyla aynı boyutlarda olan tur vapuruna ücretsiz olarak binebilirsiniz.



Magic Kingdom 7 ayrı bölümden oluşan bir parktır. Öncelikle yapmanız gereken tüm parkı detaylarıyla gösteren bir harita edinmeniz olmalıdır. İkinci adım ise, girişte bulunan gişeye uğrayıp belirlenen restoranlarda geçerli, gün boyu sınırsız faydalanabileceğiniz yeme-içme kuponlarını satın almaktır. Bu satış noktalarında, oldukça yüksek fiyata satılan bardaklardan bir kez alıyorsunuz ve içeceğiniz bittikçe belirlenen yerlerde sınırsız doldurabiliyorsunuz. Böylece uzun ve yorucu bir gün geçireceğiniz bu parkta yeme-içme sıkıntınızı en ekonomik yoldan halletmiş olacaksınız. Burada ufak bir tavsiye, Her bir kişiye bir bardak almaktansa ortak bir bardak almanız sizin için daha avantajlı olacaktır.



Magic Kingdom daha çok çocuklara hitap eden bir parktır. Özellikle bazı bölümlerinde son derece eğitici birçok bilgi verilmektedir. Bu sebeple çocuğunuz bu muhteşem tatili ileride hatırlayamayacağı bir yaşta ise ya da aktivitelerin içine sıkıştırılmış eğitici bölümleri kavrayacak İngilizcesi henüz yok ise bu tatili bir süre ertelemekte fayda var demektir.

Peter Pan, Winnie the Pooh ve Uçan Fil çocuklarınızın çok hoşlanacağı bölümlerden sadece bir kaçıdır. Tabi ki sadece çocuklar değil büyükler için de bir şeyler düşünülmüş. Mesela, parkın Macera Adası denilen bölümü büyükler için tasarlanmış. Kayaların arasından geçen bol adrenalin yüklü roller coaster, 80 derecelik bir açıyla sizi yüksekten aşağı, suların içine bırakan su vagonu kesinlikle denemeye değer…



Parkın bir diğer bölümü ise Mickey Mouse karakterleri için özel olarak ayrılmış. Bu bölümde Mickey ve Minnie Mouse ile tanışıp fotoğraf çektirebilir, orijinal boyutlardaki evlerini gezebilirsiniz.



Yarının Dünyası adlı bölümde ise, makinistsiz bir trene binip park turu yapabilir, otomobil yarışlarına katılabilir ya da saatte 60 km hızla ilerleyen özel bir araca binip uzay yolculuğu yapabilirsiniz.

Çocuklarınızı üç boyutlu gösterilerin yapıldığı sinema solanlarına götürmenizi özellikle tavsiye ederim, öylesine etkili ver gerçekçi ki zaman zaman kendinize hakim olamayıp gözünüzün önüne kadar gelen figürlere dokunmak isteyeceksiniz. Hatta yayınlanan filmin bazı anlarında -kahramanlar tükürürken mesela- yüzünüzün ıslandığını ya da bacaklarınıza tekme atıldığını hissedebilirsiniz.

Eğer Macig Kingdom'ı geziyorsanız, öğlen saatlerinde muhakkak ortalarda olun. Çünkü öğlen saatlerinde tüm Walt Disney karakterlerinin bir arada olduğu müzikli ve danslı eğlenceler başlıyor. En çok fotoğrafı bu aktiviteyi yakaladığınızda çekebileceğinizi garanti ederim.

Epcot



Epcot, içerik ve bilgilendirme açısından çocuklara hitap etse de büyükler için de harika şeyler bulabilirsiniz. Bu parkın öncelikli amacı geleceğin dünyasını inşa etmektir. Hatta yapım aşamasında NASA'dan uzmanlar çağırılmış ve geleceği şekillendirebilecek hayalleri sorulmuş, verilen cevaplar sonucu bu park ortaya çıkmış. Parkın girişinde çok büyük boyutlarda top biçiminde bir bina ile karşılaşacaksınız. Bu binaya muhakkak girin, bineceğiniz özel bir araçla binlerce yıl öncesinden bugüne kadar dünyayı izleme şansı bulacaksınız.



Epcot, iki ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümünde bilgilendirici ve eğlenceli aktiviteler mevcutken ikinci bölümünde 17 dünya ülkesini tanıtan bölümler yer alıyor. (Almanya, Çin, Fas, Japonya, Fransa, Meksika, İngiltere, Canada, Norveç, İtalya…) 17 dünya ülkesinin tanıtıldığı bölümler deyince aklınıza basit bir sergi gelmesin sakın. Çok büyük bir alana kurulu bu bölgede her bir ülke için özel bir yer ayrılmış. Bu bölgelerde gördüğünüz her şey bizzat temsil edilen ülkeden getirilmiş. Kullanılan seramiklerden hediyelik eşyalara kadar her şey… Her bir ülkenin kendine özgü yemeklerini yiyebileceğiniz restoranları ve söz konusu ülkeyi temsil eden bazı yapıları da bu alanda görebilirsiniz. Kısacası, burada küçük bir dünya turu da yapabilirsiniz.



Parkın birinci bölümündeki aktivitelerin en meşhurlarından birisi de aya yolculuk simülasyonudur. Girişte yeşil ve turuncu ile ifade edilen iki ayrı seçenek sunuluyor, turuncu simülasyonu seçerseniz adrenalin seviyenizin tavan yapacağı garantisi var demektir. Bir uzay mekiğine biniyor ve aya gidiyorsunuz, sanal bir ortamda olduğunuzu bildiğiniz halde indiğinizde gerçek olduğuna yemin bile edebilecek kıvamda oluyorsunuz. Ben turuncu olanı tecrübe ettim ve size kesinlikle tercihinizi yeşilden yana kullanmanızı öneriyorum.

En meşhur ikinci aktivite ise, üç boyutlu bir ekranın önüne kurulu olan yamaç paraşütüne binerek Amerika'nın en ünlü yerlerini havadan gezme olanağı sağlayan adrenalin yüklü Soarin'dir. Orlando gezimizden aklımda kalan en eğlenceli şey bu turdu desem yalan söylemiş olmam. Bir ara ayağımdaki sandaletlerimin 15 metrelik bu yükseklikten düşeceğini sandım.



Diğer parklar ve Orlando tüyoları için ikinci yazımda buluşmak üzere…

NOT: Yazımda kullandığım fotoğrafların bir kısmı kopyalama izni veren internet sitelerinden alınmıştır.

eybakan@gmail.com

Bu yazının orjinal yayın kaydına buradan ulaşabilirsiniz...